Oslo Süreci

1991 yılı sonlarında, Ortadoğu’da kalıcı bir barışın tesisi amacıyla düzenlenen Madrid Konferansı’nın ardından, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) yetkilileri ve İsrailli müzakereciler arasında başlayan gizli görüşmeler dizisi, tarihsel bir öneme sahiptir. Bu gizli müzakereler, Norveç’in başkenti Oslo’da gerçekleşti.
Müzakerelerin ana hedefi, Filistin-İsrail ihtilafına kalıcı bir çözüm bulmaktı. İki taraf arasında uzun ve titiz görüşmeler sonucunda, ikili müzakerelerin sürmesi için bir yol haritası belirlendi. Bu görüşmeler, yaklaşık iki yıl sürdü ve sonunda taraflar, ABD’nin arabuluculuğunda Camp David’de doğrudan görüşmelere başlamaya karar verdiler.
Oslo Süreci olarak bilinen bu müzakerelerin sonucunda 1993 yılında İlkeler Bildirgesi imzalandı. Ardından 1994 yılında Gazze-Eriha Özerklik Anlaşması ve 1995 yılında Batı Şeria ve Gazze Şeridi Geçici Anlaşması imzalandı. Bu anlaşmalar, Filistin ve İsrail arasında önemli adımları içeriyordu. Ancak Oslo süreci, eleştirilere tabi tutuldu.
Eleştirilerin ana nedenlerinden biri, Oslo anlaşmalarının Filistin için temel öneme sahip konuları, yani Kudüs’ün statüsü, mültecilerin geri dönüş hakkı ve Filistin devletinin sınırları gibi meseleleri ele almamasıydı. Ayrıca, İsrail’in bu süreçte yasadışı faaliyetlerine yasal bir statü kazandırmasına yol açtığı öne sürüldü. Oslo süreci, Filistin-İsrail ilişkilerinin karmaşıklığını ve zorluğunu yansıtan bir dönemin ürünü olarak tarihe geçti.