Kudüs Biyografileri

Halil Beydes

1291 yılında, Celîle bölgesinde bulunan Nâsıra’da (Nazereth), hristiyan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen, aynı zamanda Halîl İbrâhim es-Sabbâğ olarak da bilinen Halîl Beydes’in hayatı oldukça önemlidir. Beydes, ailesinin Beydes lakabıyla anılmasına neden olan amcasının ünlü şahsiyeti Beydes’e benzerliği nedeniyle de bilinirdi. Babası, kumaş ticaretiyle uğraşan, ancak otuzlu yaşlarında vefat eden biriydi. Halîl’in bakımını önce ninesi, ardından amcası üstlenmiştir. Edward Said’in babasının kuzeni olan Beydes, eğitim hayatına Rus Ortodoks Okulu’nda başlayarak adım atmıştır. Sonrasında yeni açılan ikinci kademe Rus Öğretmen Okulu’na kaydolmuş ve bu okuldan mezun olduktan sonra 1893-1908 yılları arasında Suriye, Filistin ve Lübnan’da çeşitli Rus okullarında görev almış, çeşitli görevlerde bulunmuştur. Beydes aynı dönemde Rusça dilini ilerletmek için de çaba sarfetmiştir. Bu dönemde öğretmen olarak çalıştığı okulda tanıştığı Edâl adlı bir hanımla evlenmiştir.

Beydes, Suriye ve Lübnan’da geçirdiği on beş yılın ardından 1908’de II. Meşruiyet’in ilanı sonrasında Filistin’e dönmüştür. Bu süre zarfında üç yıl boyunca Hayfa’da yaşamış ve en-Nefâʾis gazetesini çıkartmıştır; bu gazete Arap dünyasında ilim ve kültür çevrelerinde de büyük bir itibara sahip olmuştur. 1911’de ailesi ve akrabalarının isteği üzerine öğretmenliği bırakan Beydes, Kudüs’te Ortodoks grubunu temsil etmek üzere patrikhânede çalışmıştır. Bu dönemde artan milliyetçilik hareketlerine katılmış, Mısır’daki bazı gazetelerde Türkler’in Araplara adil davranması gerektiğini savunan yazılar kaleme almıştır. 10 Haziran 1916’da Osmanlı Devleti’ne karşı başlatılan büyük isyan sırasında ölüm cezasına çarptırılmasına rağmen Kudüs’teki Ortodoks patriğine sığınarak bu cezadan kurtulmuştur.

Beydes’in tepkisi İngilizlerin Filistin’i işgali sonrasında da devam etmiştir. Beydes, hitabeti ve yazılarıyla etkileyici bir kişiliğe sahipti ve özellikle manda yönetimine ve Siyonist düşüncesine karşı sert ifadeler kullanmaktan çekinmezdi. Nisan 1920’de Kudüs’te Nebî Mûsâ gösterilerine katıldı ve Balfour Deklarasyonu’nu sert bir şekilde eleştiren bir konuşma yaparak Filistin topraklarında bir Yahudi devletinin kuruluşuna karşı durdu. Bu olayın ardından İngiliz yetkililer tarafından tutuklandı ve idama mahkûm edildi. Ancak İngiliz temsilci Herbert Samuel’in bölgeye gelmesi üzerine serbest bırakıldı.

Filistin meselesine önemli katkılar sağlayan Beydes, tahliye edildikten sonra Eğitim Genel Müdürlüğü’nde görev teklifi aldı, ancak sömürge idaresi altında çalışmayacağını belirterek teklifi reddetti ve en-Nefâʾis gazetesini tekrar yayımlamaya başladı. Kudüs’te bulunduğu dönemde Arap dili ve edebiyatı dersleri verdi. Emekli olduktan sonra Kudüs’te önemli bir yazma eser kütüphanesi kurdu. Ancak 1948’de Filistin topraklarının işgal edilmesi ve Filistinlilerin yurtlarından sürülmesi sonucunda Silvân’a sığındı. Beyrut’a gittikten sonra ailesiyle buluştu. Halîl Beydes, 9 Şubat 1949’da hayatını kaybetti.

Beydes, modern Filistin edebiyatının gelişimine büyük katkılar sağlayan önemli bir figürdür. en-Nefâʾis gazetesi, modern Arap edebiyatının gelişmesine ve özellikle modern Filistin edebiyatına önemli katkılarda bulunmuş, Rusça ve diğer dillerden yapılan çevirilerin yanı sıra orijinal eserlerin yazılmasını da teşvik etmiştir. Beydes’in romanları, hikâyeleri ve diğer eserleri, Arap edebiyatının ve özellikle Filistin edebiyatının gelişimine etkisiyle dikkat çeken önemli çalışmalardır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu