Kudüs Tarihi

Beyrut Kuşatması (1982)

1948 dışında Arap-İsrail savaşlarına katılmayan Lübnan, 1970’teki Kara Eylül olaylarından sonra Ürdün’den kovulan Arafat’ın Filistin direnişinin merkezi olarak bu ülkeyi seçmesinin de etkisiyle İsrail’in önce dolaylı ardından da doğrudan hedefi hâline gelmiştir. Filistinli direnişçilerin varlığı, Lübnan’da zaten hassas olan iç dengeleri kırılma noktasına getirmiş; 13 Nisan 1975’te Hristiyan Falanjistlerin Filistinlilerin bulunduğu bir otobüsü taraması üzerine 15 sene sürecek olan Lübnan İç Savaşı patlak vermiştir. İç savaşla merkezî otoritenin zayıflaması, Filistinli örgütlerin hem Lübnan’daki etkinliklerini hem de İsrail’e karşı saldırılarını artırmalarına yol açmıştır.

Mart 1978’de Güney Lübnan’ı kısa süreli işgalinin ardından -ki bu işgal sırasında çoğu sivil 1.168 kişi hayatını kaybetmiştir- İsrail, barış karşılığında Mısır topraklarından tamamen çekilmesinin hemen akabinde tekrar Lübnan’a yönelmiştir. 6 Haziran 1982’de Savunma Bakanı Ariel Şaron’un emriyle 60.000 kişilik İsrail birlikleri, bu tarihten üç gün evvel Londra’daki Büyükelçi’ye yönelik başarısız suikast girişimini fırsat bilerek “uluslararası terörizmin yuvası”nı temizleme bahanesiyle Lübnan’a girmiştir. İsrail’in asıl amacı, FKÖ’yü gerek askerî gerekse siyasi ve sosyal açıdan tamamen yok ederek Filistinlilerin mücadele azmini kırmak, Suriye’yi Lübnan’dan çıkarmak, Beyrut’ta kendisine yakın bir yönetim kurarak onunla barış anlaşması imzalamak ve böylece kuzey sınırını güvence altına almaktı. Bu amaçlarla başkent Beyrut’u kuşatan ve şehre en temel ihtiyaç malzemelerinin girişini dahi engelleyen İsrail birliklerine karşı Arafat ve beraberindekiler, Beyrut içinde sığınaktan sığınağa geçmek suretiyle iki ay boyunca direnmiştir. Ancak daha fazla sivilin hayatını kaybetmemesi için FKÖ lideri Arafat, 18 Ağustos’ta ateşkesi kabul etmiş ve FKÖ milisleri 1 Eylül’e kadar Beyrut ile Güney Lübnan’dan tahliye edilmiştir. Beyrut kuşatması ardında 19.000 ölü ve 30.000 yaralı bırakmıştır. Ancak bu kadarla kalmamış, 16-17 Eylül 1982’de Falanjist Lübnan Güçleri’nden bir grup, İsrail’in de desteğiyle Beyrut’taki Sabra ve Şatila mülteci kamplarına girerek 2.000’e yakın Filistinliyi kimlikleri tespit edilemeyecek şekilde vahşice katletmiştir. Öte yandan İsrail işgali, Filistinliler arasında iç çatışmaya kadar giden ayrılıkların tohumunu atmıştır. İsrail’in ve Suriye’nin baskısı altında kalan Arafat ve taraftarları, yaklaşık yedi ay süren FKÖ içi çatışmalarda mağlup olarak Aralık 1983’te Lübnan’ı tamamen terk etmek zorunda kalmışlardır. Bundan sonra FKÖ genel merkezi Filistin’den binlerce kilometre uzağa, Tunus’a taşınmış; bu da Filistin direnişine büyük zarar vermiştir. 1987’de Birinci İntifada başlayana dek Arafat, hem uluslararası arenada hem de Arap dünyasında prestij kaybına uğramıştır.72 İsrail ise güvenlik gerekçesiyle bazı Hristiyan gruplardan da destek alarak Güney Lübnan’ı işgalini Mayıs 2000’e kadar sürdürmüştür.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu